Dokuz Eylül gazetesinden Gökçe Adar'ın haberine göre depreme dair kamu idarelerinin stratejik bir programlarının olmadığını söyleyen Murathan, kentin deprem master planının da olmadığını belirtti. Murathan, “Hepimiz depremi İstanbul'da bekliyoruz. İzmir'de 13 tane büyük aktif fay var. Bu faylar deprem üreten faylar. Bu faylar ne zamandır kırılmıyor. Ayrıca bu faylardan en önemlisi Güzelbahçe'de başlayarak Narlıdere, Balçova, Konak, Bornova Pınarbaşı'na kadar gidiyor. Bu da şunu gösteriyor ki, bu fay bir deprem ürettiğinde bölgedeki otoyolların çalışması mümkün değil. Kent trafiği de felç olacak” diye konuştu.

Bina üzerine bina

Depreme dair tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Murathan, şöyle devam etti: “İzmir'de bina üzerine bina kuruluyor. Ancak bu binaların hiçbirinde kamu denetimi yok. Yalnızca, masa başı bir denetim söz konusu. Kentin afet denetiminin sorumlusu İzmir Valiliği'dir. Ancak, bu denetimlerin koordineli bir şekilde yapıldığını düşünmüyorum. Son yirmi yıla baktığımızda ise, çok yoğun bir rant sistemi mevcut. Geldiğimiz nokta çok üzücü. Deprem olmayacakmış gibi yaşıyoruz ancak yarın öbür gün bir deprem olsa, sonuçlarını bilmiyoruz.”

İmara açılmıştı

Deprem sonrası toplanma alanlarının deprem riskinden uzak kalacak yerlerin olması gerektiğini söyleyen Murathan, geçen yıl birçok meslek odasının katılımıyla afet ve acil durum toplanma alanlarıyla ilgili çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladıklarını dile getirdi. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay ise, İzmir'de afet ve acil durum toplanma alanlarının 15 tanesinin imara açıldığını ve bu imar kararına geçen yıl karşı çıktıklarını söyleyerek, “Bu yıl da böyle bir durumla karşılaşırsak, yine karara karşı çıkarız. Toplanma alanları imara açılmamalı” şeklinde konuştu. Bu arada İzmir'de deprem sonrası geçici ve acil barınma alanı (çadır kent veya konteyner alanı) olarak belirlenen 29 bölge bulunuyor, bunun yanı sıra bin 615 tane de toplanma alanı belirlendi.

Bir sona doğru yaklaşıyoruz

İstanbul’daki depremin ardından Kandilli Rasathanesi’nden açıklama yapıldı. Prof. Dr. Haluk Özener açıklamasında, "Depremin kaç büyüklüğünde olacağı ve ne zaman olacağı veya olmayacağı konusu halk önünde tartışılmamalı. Enerji birikiyor ve çıkacak. Bir sona doğru yaklaşıyoruz ama ne zaman olacağını bilmemiz mümkün değil. Şu saatte olacak şu gün olacak gibi konuları vatandaşlarımız gündeminden çıkarıp deprem bilincinde yaşaması gerekiyor. Git gide o sona yaklaştığımızı söyleyebilirim ama zaman vermemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı.