Saray’daki Bazı Yapıların Yapı Kullanma İzin Belgesinin İptali için Dava Açıldı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, tüm baskılara rağmen Atatürk Orman Çiftliği ve Saray mücadelesinin peşini bırakmıyor.

Saray’daki Bazı Yapıların Yapı Kullanma İzin Belgesinin İptali için Dava Açıldı

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, tüm baskılara rağmen Atatürk Orman Çiftliği ve Saray mücadelesinin peşini bırakmıyor.

Saray’daki Bazı Yapıların Yapı Kullanma İzin Belgesinin İptali için Dava Açıldı
11 Haziran 2020 - 13:07

Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili süreci adım adım takip eden Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Toplu Konut İdaresi tarafından ihalesi yapılan Saray Muhtelif Dekorasyon ve Tamamlama İlave Binaların İnşaatı ile Ada İçi Altyapı ve Çevre Düzenlemesi işi kapsamında bulunan yapılar için 04.03.2020 ve 05.03.2020 tarihli 2020/01-A, 2020/01-B, 2020/01-C, 2020/01-D, 2020/01-E, 2020/01-F, 2020/01-G, 2020/01-H, 2020/01-I, 2020/01-İ, 2020/01-J, 2020/01-K, 2020/01-L, 2020/01-M, 2020/01-N, 2020/01-O, 2020/01-Ö, 2020/01-P sayılı toplam 18 adet yapı kullanma izin belgesinin iptali için dava açtı.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, dava konusu yapı kullanma izin belgelerinin kamu yararına aykırı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Atatürk Orman Çiftliği 11 Haziran 1937 yılında Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyeti ile halkına emanet edildi. Cumhuriyet ideolojisinin kurucu mekanı olan Atatürk Orman Çiftliği hukuksuz bir şekilde talan ediliyor. Cumhuriyet ideolojisinin nakış nakış işlendiği bir üretim, bir paylaşım, bir çağdaşlaşma mekanı olan Atatürk Orman Çiftliği, Cumhuriyetle mekansal hesaplaşmanın zirve mekanı haline getirildi. Dava konusu alan Cumhuriyet’in kalkınma politikası için bir model niteliğindeki AOÇ alanının kalbi olarak nitelenebilecek bir konumda olup yapılaşma açısından AOÇ’nin genel karakterine uygun dokusunu bugüne kadar korumuş ve birinci derece SİT alanıdır. Uydurma gerekçelerle doğal sit derecesi 1. dereceden 3. dereceye düşürüldü, Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından en önemli alanlardan birisi olan AOÇ’nin ‘tarihi açıdan bir özellik ve nitelik taşımadığı’ için tarihi sit statüsü kaldırıldı ve kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edildi. 11 Haziran 1937 yılında halka emanet edilen Atatürk Orman Çiftliği bugün toprak bütünlüğünün neredeyse yüzde 50’sini kaybetmiştir. Saray yerleşkesinde 18 kaçak yapının yapı kullanma izin belgesine açılan dava ile Atatürk Orman Çiftliği alanlarına ilişkin yürüttüğümüz mücadelede 130’a ulaşan dava sayımız, aynı zamanda talanın büyüklüğünü de gözler önüne sermektedir. Yaşanan bu talan sürecin koruma mevzuatına aykırılığı ve Atatürk’ün emaneti Atatürk Orman Çiftliği ideolojisine aykırı olduğu açıkça ortadadır. Alan bütününde sağlanması halinde genel karakteristiği ve dokusunun korunması mümkün olan AOÇ alanında böyle bir proje alanı ilan edilmiş olması, Atatürk’ün korunması ve geliştirilmesi amacı ile önemli misyon yükleyerek Türkiye Cumhuriyetine ve halkına  bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği’nin de yok edilmesi anlamı taşımaktadır.”
 

“Atatürk Orman Çiftliği’nin halka emanetinin 83.yılında Atatürk’ün halka emanet ettiği  Yalova’daki Millet ve Baltacı Çiftliğini, Mersinde Silifke’de ki Tekir ve Şövalye Çiftliği ile Tarsus’da ki Piloğlu Çiftliği’ni, Hatay Dörtyol’daki Karabasamak Çiftliği’ni  Mimarlar Odası Mersin, Hatay Şubesi ile birlikte ele alarak çiftlik mücadelesi dayanışması kuruyoruz” diyen Candan  şöyle devam etti:

“Pandemi döneminde, hala rant ve talan peşinde olanlar, ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün halkına emanet ettiği toprakları, yapılaşmaya açanlar, yargı önünde hesabını verecek. Doğal alanda yapılaşmanın geri dönüşü yoktur. Acilen yapı kullanma izin belgeleri iptal edilmelidir. Dava konusu işlemde AOÇ alanına ilişkin parçacı bir yaklaşımla alana özel sit alanı ‘derecesi’ ve ‘niteliğine’ ait karar üretilmiştir. ‘Parçacı; bütünü bozan’ ve ‘alana; kişiye özel’ olarak tanımlanabilecek karar AOÇ’nin kuruluş amacına ve Atatürk’ün vasiyetine aykırılığı nedeniyle de koruma mevzuatına, kamu yararına ve hukuka aykırıdır. Dava konusu alan kentin bütününe hizmet eden bir özellik taşımaktadır. Bu nedenle de Ankara kenti açısından özel bir öneme ve yarara sahiptir. AOÇ’de hiçbir şekilde yapılaşma olmamalıdır. AOÇ alanının bütünlüğünün bozulması açıkça kamu yararına aykırıdır. Ankara kenti içinde başbakanlık konutu yapılabilecek birçok yer bulunabilir, ancak doğal alanda yapılaşmanın geri dönüşü yoktur. Saray yerleşkesindeki kaçak yapıların yapı kullanma izin belgeleri iptal edilmelidir.”



yapı.com


YORUMLAR

  • 0 Yorum