İZKENDER gönüllüsü Avukat Aleyna Güler, " İzmir depreminde mağduriyet yaşayanlar itiraz ve başvuru sürelerine dikkat etmeli" dedi

30 Ekim depreminin üzerinden 7 ay gibi uzun bir zaman geçti. Bu süre yaşanan mağduriyetlerin tek tek giderilmesi, sorunların yerel ve merkezi iktidarlar tarafından giderilmesi için yeterli bir süre. Ancak belirsizliklerle beraber geleceği ilişkin umutları tükenen vatandaşlar gerekli yasal düzenlemelerin hala yapılmamasından, yetersiz düzenlemelerden şikayetçi.
Son olarak “Hak Sahipliğine İlişkin” duyurunun yayınlanmasıyla yeni bir belirsizlik sürecine girdiklerini belirten depremzedeler hak sahibi oldukları halde yetersiz bilgi aldıklarından şikayetçi. Depremzedelerin bu konu hakkındaki sorularını cevaplayan İzmir Kentsel Dönüşüm Bilgilendirme ve Dayanışma Derneği (İZKENDER) gönüllüsü Av. Aleyna Güler duyurunun detaylarına ve başvuru sürelerine dikkat çekti.
Hak Sahipliğine ilişkin duyurunun 04 Mayıs 2021 tarihinde AFAD İzmir internet sitesinde ve ilgili kaymakamlık ile muhtarlıklarda ilan edildiğine dikkat çeken Güler açıklamalarında, “7269 Sayılı Kanun ve 574 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 29. maddesinin 1. fıkrasında, yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel binalarla, imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılacağı veya kredi verileceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, kendisine veya eşine ait o yerde aynı cins müstakil hasarsız başka bir binası veya dairesi olan ailelere bina ve inşaat kredisi verilemeyeceği kuralına yer verilmiştir. Dolayısıyla hak sahipliği afetzedeler için oldukça önemli.” ifadelerinde bulundu.
Hak sahibi olması gerekirken olamayan vatandaşların 17 Mayıs 2021 - 11 Haziran 2021 tarihleri arasında bir dilekçe verilmesi suretiyle itiraz etmeleri gerektiğine dikkat çeken Av. Aleyna Güler itirazın reddedilmesi veya süresi içinde yanıtlanmaması halinde yetkili İdare Mahkemeleri’nde dava açılmasının gerekliliğine de vurgu yaptı. Hak sahipliğine ilişkin düzenlemenin yer aldığı mevzuatın doğru değerlendirilmesi gerektiğinin de altını çizen Güler sözlerine şöyle devam etti: “Maliklerin aynı yerde başka bir hasarsız binasının bulunması her ne kadar hak sahipliğinin reddi sonucunu doğursa da, örneğin yıkılan bir işyerinde paydaş olan vatandaşın sağlam bir işyerinde de paydaş olmasının hak sahipliğine etki etmeyeceğine ilişkin Danıştay kararları olduğundan itirazın reddi halinde mutlaka dava yoluna gidilmesi gereklidir.”.
Güler ayrıca, itiraz sürelerine ve itirazın reddi veya idarenin sessiz kalması halinde itirazın zımni olarak reddi durumunda dava açma sürelerine dikkat edilmesinin davayı kazanmak için ilk adım olduğunu da sözlerine ekledi.