Konut kredisinde kriz!

Emlakçılar kan ağlıyor. Özellikle İstanbul’un merkez ilçelerinde konut satışları durma noktasına geldi. Bunun sebebi, TCMB’nin politika faizini yükseltmesi ve konut kredileri faizlerine yansıması.

Konut kredisinde kriz!

Emlakçılar kan ağlıyor. Özellikle İstanbul’un merkez ilçelerinde konut satışları durma noktasına geldi. Bunun sebebi, TCMB’nin politika faizini yükseltmesi ve konut kredileri faizlerine yansıması.

Konut kredisinde kriz!
21 Kasım 2023 - 13:50

Gazete Duvar'dan Süleyman Karan'ın haberine göre Emlakçılar kan ağlıyor. Özellikle İstanbul’un merkez ilçelerinde konut satışları durma noktasına geldi. 

HANGİ FAİZ ORANI TL MEVDUATIN CAZİP HALE GELMESİNİ SAĞLAR?

‘Liralaşma’ stratejisinin hayata geçmesi için TL mevduat faizlerinin yükselmesi gerektiğini artık Hazine ve Maliye eski Bakanı Nurettin Nebati de anlayabilecek. Dövize endeksli bir ekonomiden ve bankacılık sisteminden çıkışın başka yolu yok. TCMB de bu doğrultuda aldığı önlemlerle bir yandan Kur Korumalı Mevduat’tan çıkışı teşvik eden makro ve mikro ihtiyati tedbirler alıyor, öte yandan TL mevduatı cazip bir yatırım aracı haline getirmeye çalışıyor. Bu önlemler sonucunda, son haftalarda mevduat faizlerinde görülen hareketlenme geçen hafta da devam etti. 10 Kasım haftasında üç aya kadar vadeli mevduatlarda ortalama faiz yüzde 45.9’a yükseldi. Faizler artarken toplam mevduatların da arttığını veriler teyit ediyor. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalar arası dahil), 10 Kasım ile biten haftada 102 milyar 309 milyon 105 bin lira artarak 14 trilyon 361 milyar 458 milyon 837 bin liraya yükseldi. Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 1.4 artışla 8 trilyon 131 milyar 388 milyon 890 bin lira, yabancı para cinsinden mevduat ise yüzde 0.3 yükselerek 5 trilyon 627 milyar 272 milyon 183 bin lira oldu. Mevduat faizlerinin yüzde 50 gibi psikolojik bir eşiğe gelmesi, mevduata yönelimi hızlandıracaktır.

 

ARTIK KONUT FİYATLARINDA KÖPÜĞÜN ALINMA ZAMANI

Emlak piyasasında yaprak kıpırdamamasına rağmen, konut fiyatları eylülde bir önceki yıla göre yüzde 89.2 arttı. Ancak yıllık eğilime bakıldığında, eylül ayında yıllık artış bir buçuk yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti ve yüzde 4.3 oldu. İnşaat maliyet endekslerindeki artış sebebiyle, konut fiyatlarındaki köpüğün alınması biraz zaman alacak gibi görünüyor. Konut satışlarındaki durgunluk artarak sürerse, yakında konut fiyatlarının düşüş trendine girmesi muhtemel. Endekse göre Türkiye genelinde ortalama metrekare fiyatı 29,000 TL’yi aştı. Eylülde konut fiyatlarında reel artış ise yüzde 17.8’e geriledi. İki yıldır süren ve direncini hala kaybetmeyen enflasyon, konut fiyatlarının yükselişinde temel etmen, ancak yine de konut fiyatlarındaki artış manşet enflasyonun çok üzerinde. Bu hem satılık konutlar için hem de kiralık konutlar için geçerli. Ev almayı düşünenlerin bir süre daha beklemesi ve fiyatlar düşüşe geçene kadar birikimlerini döviz, altın ya da mevduatta değerlendirmesi şimdilik en akılcı yaklaşım olur.
 

ENFLASYONDA BEKLENTİLER BİRAZ DAHA İYİMSER GİBİ...

‘Sıkılaştırma’ politikalarının devam edeceğine ikna olan piyasalarda enflasyon beklentilerinde düşüş gözleniyor. Her ne kadar, TÜİK enflasyonuyla gerçek enflasyon arasındaki makas hala açık olsa da, piyasa aktörleri tercihlerini iyimserlikten yana kullanıyor. TCMB’nin kasım ayı piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 43.94 olarak kaydedildi. Ekim ayında beklenti yüzde 45.28 seviyesindeydi. Ekim anketindeki 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi 2002 yılından bu yana en yüksek beklenti olarak kayıtlara geçmişti. Böylelikle enflasyon beklentisinde 21 yılın en yüksek seviyesinden gerileme görüldü. Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisi de bir önceki anket döneminde yüzde 68.01’ken, bu anket döneminde yüzde 67.23’e geriledi. 24 ay sonrasına ilişkin TÜFE beklentisi de yüzde 25.82’den yüzde 25.09’a düştü. Beklentiler böyle!.. Ama bu kadar kaygan bir ekonomik zeminde, çoklu kriz ortamında ve verilerin gerçekliklerle kopukluğu dikkate alındığında, siz yine de bu kadar iyimser olmamaya bakın!
 

KUR VE FAİZ BEKLENTİLERİ ARTIYOR

TCMB’nin kasım ayı piyasa katılımcıları anketinde, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi (politika faizi) bir önceki anket döneminde yüzde 33.68’ken, bu anket döneminde yüzde 37.80 oldu. Katılımcıların cari yıl sonu dolar/TL beklentisi bir önceki anket döneminde 30.05 TL’yken, bu anket döneminde 30 TL’ye geriledi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 38.64 TL’yken, bu anket döneminde 39.62 TL’ye yükseldi. Katılımcıların 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 4.1 seviyesinde sabit kaldı. 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 3.4’ken, bu anket döneminde yüzde 3.3’e geriledi. Döviz kurları ve politika faizinde artış beklentisi artarak sürüyor. Görünen o ki, piyasa katılımcıları ekonomiyi soğutmak için politika faizinin yeterli seviyeye gelmediği görüşünde. Aynı şekilde döviz kurlarının düşük kaldığında hemfikirler. Her iki konuda da haklı olduklarını söylemek gerek. 
 

CDS PRİMİ 350 BAZ PUANIN ALTINA GERİLEDİ

Türkiye’nin beş yıllık kredi risk primi yaklaşık üç yılın ardından, ilk kez 350 baz puanın altına indi. Mayıs ayında 700 baz puan seviyesinde olan Türkiye’nin CDS’i son altı ayda yaklaşık 350 baz puan gerileyerek 350 baz puan seviyesinin altına geldi. Gerileme eğilimini sürdüren CDS 348.2 baz puanda bulunuyor. CDS puanı, yabancı yatırımcı ilgisini çekmesi açısından ve dış kredilerdeki faiz oranı açısından çok önemli. Peki her iki konuda da kısa sürede bir değişim yaşanır, yabancı yatırımcı Türk Lirası varlıklara yatırım yapar mı ve sanayici ve bankalar dış kredilere daha kolay erişebilir mi? Kısa vadede bunun pek mümkün olmadığı görülüyor. Zira Türkiye ekonomisinin göstergeleri henüz oturmuş değil ve bunun yanı sıra, pek çok yapısal reformun hayata geçirilmesi gerek. Bunlar olmadan yoğun bir yabancı ilgisi beklemek fazla iyimserlik olur. Yine de 700 baz puanları bu yıl içinde görmüş bir ekonomi açısından gelinen noktanın olumlu olduğunu belirtmek gerek.
 

YABANCI YATIRIMCI GELİRSE BİR DAHAKİ KIŞA GELİRMİŞ!

İktidara yakın ekonomistlerin CDS’in 350 baz puan altına inmesiyle birlikte, toz pembe bir tablo çizmesine bakmayın. Yabancı yatırım bankaları ve uzmanlar, yabancı yatırımcıların kısa sürede Türk Lirası varlıklara yatırım yapmasını pek mümkün görmüyor. Söz gelimi Deutsche Bank Ortadoğu ve Doğu Avrupa Araştırma Müdürü Christian Wietoska, “Ortodoks politikalara dönüş var. Bu ekonomistler ve yatırımcılar tarafından iyi karşılanıyor. Tüm bu adımlar doğru yönde atılıyor olsa da yine de Türkiye daha yolun başında. Türkiye için bu 100 metre değil bir maraton koşusu” diyor. CDS’lerdeki düşüşe de değinen Wietoska’nın yorumu şöyle: “Tahvil tarafında iyileşme var; ama şu anda biraz temkinli durmaya devam edeceğiz, gelecek yıl daha iyimser olabiliriz. Faizde yüzde 45-50 seviyeleri de ihtimal dahilinde olmakla beraber bizim baz senaryomuz yüzde 40 olarak gerçekleşiyor. Türk tahvillerinde vade pirimi enflasyon trendine bağlı olacak. 10 yıllık TL tahvil faizinin yüzde 35 seviyesinde denge bulacağını öngörüyoruz. 2024’ün sonlarına doğru TL cinsi yerel varlıkların gelişmekte olan ülke varlıkları arasında en cazibi olacağına inanıyorum”. Yani en azından Deutsche Bank, Türkiye’ye yatırım için bir yıl daha beklemek gerektiği görüşünde...
 

TCMB BRÜT VE NET REZERVLERİNDE TOPARLANMA DEVAM EDİYOR

TCMB'nin SWAP hariç net rezervi geriledi ve 10 Kasım haftasında - 56,7 milyar dolar oldu.
TCMB’nin brüt ve net rezervlerinde toparlanma sürerken, SWAP hariç net rezervlerde gerileme dikkat çekti. Brüt rezerv 128.6 milyar dolarla 40 haftanın en yüksek seviyesine çıktı. Bir önceki hafta brüt rezervler 128.4 milyar dolar olmuştu. 10 Kasım haftasında net rezerv ise 24.7 milyar dolardan 25.4 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde ise SWAP hariç net rezervlerde bozulma görüldü. TCMB’nin SWAP hariç net rezervi - 55.4 milyar dolardan - 56.7 milyar dolara geriledi. Seçimler öncesinde ve hemen sonrasında alarm veren TCMB rezervinde, ekonomi yönetiminin aldığı tedbirlerle birlikte, uzun süredir bir toparlanma söz konusu. Ancak hala sıkıntı tümüyle atlatılabilmiş değil ve olası şoklara karşı korunaklı bir pozisyondan söz etmek zor.

 

İŞSİZLİK ORANLARINDA SON DÜŞÜŞE TANIKLIK EDİYOR OLABİLİRİZ

TÜİK, İşgücü İstatistikleri, III. Çeyrek: Temmuz - Eylül, 2023 verilerini yayımladı. ‘Hanehalkı İşgücü Araştırması’ sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 161 bin kişi azalarak 3 milyon 218 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0.5 puanlık azalışla yüzde 9.2 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7.5, kadınlarda yüzde 12.5 olarak tahmin edildi. İstihdam edilenlerin sayısı 2023 üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 124 bin kişi artarak 31 milyon 724 bin kişi, istihdam oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 48.4 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65.8’ken kadınlarda yüzde 31.4 olarak gerçekleşti. İşgücü 2023 üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 37 bin kişi azalarak 34 milyon 942 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.1 puanlık azalışla yüzde 53.4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71.2, kadınlarda ise yüzde 35.9 oldu. Bundan böyle ‘ekonomik soğuma’nın etkilerini istihdam rakamlarında görmeye başlayacağız ve işsizlik oranları artacak. 2024 yılında, özellikle de yerel seçimler sonrasında bu eğilim gelecek yılın sonuna kadar devam edebilir.
 

HER DIŞ FİNANSMANI ABARTILI BİR MÜJDEYE ÇEVİRMEYİ SEVİYORLAR!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, artık bir klasik haline gelen ‘dış yatırımcı ilgisi’nden bir kez daha söz etti. Söz konusu olan Avrupa Yatırım Bankası’ndan (AYB) ‘Türkiye Deprem Sonrası Yeniden İmar Çerçeve Projesi’ kapsamında gelecek olan 400 milyon euro’nun anlaşmasının imzalanmış olmasıydı. Bu, AYB’den 2018 yılından bu yana proje amaçlı olarak gelen ilk finansman... Yani olağanüstü bir felaketin ardından yapılması gerekli olan ve çok gecikmiş bir finansman! Şimdi bu gelişmeden yola çıkarak Hazine ve Maliye Bakanı’nın yaptığı yoruma bir bakın: “Diğer uluslararası kuruluşlarla olduğu gibi AYB ile de iletişimimiz çok daha güçlü bir hale gelmiştir. Böylece 2023 Kasım ayı itibarıyla proje finansmanı amacıyla sağlanan dış finansman miktarı 7.5 milyar dolara ulaşmıştır”. Rakamlara bir bakın ve Türkiye’nin gelişen ekonomiler arasında ilk sıralarda yer aldığını  hatırlayın. Toplam proje finansmanı sadece 7.5 milyar dolar! Yabancı finans kuruluşları ve yatırımcıların ilgisine gelince... Ne hikmetse bunu hep duyuyoruz, ama bir türlü göremiyoruz. Deutsche Bank örneğinde olduğu gibi, çoğu uzman, en az bir yıllık bir süre veriyor, yabancı yatırımların gelişi için... Biz ise müjdelerle idare ediyoruz!
 

KAYGAN ZEMİNDE ALTININ SEYRİ DE OYNAK OLUR

Altın fiyatlarındaki dalgalı seyri izlemekte güçlük çekiyoruz. Ortadoğu’daki savaş riskinin getirdiği hızlı prim artışının azalmasıyla, önceki iki hafta boyunca yüzde 3’ten fazla düşüş göstermesinin ardından altın tekrar yükselişe geçti. Fed’in yürüttüğü agresif faiz artırım döngüsünün sona erdiğine dair iyimserliğin etkisiyle geçen hafta yüzde 2’den fazla artan spot altın, haftanın son işlem gününde yüzde 0.2 artışla 1,985 dolar seviyelerinde işlem gördü. Öte yandan, tahvil getirileri düşerken altın yüzde 1.4 ile bir gün içinde son dört haftanın en büyük yükselişini gerçekleştirdi. ABD’de açıklanan veriler iş gücü piyasasında yumuşamanın devam ettiğini gösterirken, Fed yetkililerinin enflasyonla mücadelede zafer ilan etmek için erken olduğuna yönelik yönlendirmeleri piyasaların yön bulmasını zorlaştırıyor. Tüm bu belirsizlikler, altının seyrinin her açıklamanın ardından yön değiştirmesine sebep olabiliyor. Yine de belirtelim ki, Ortadoğu’daki savaş sürdüğü müddetçe altının ciddi bir düşüş trendine girmesi mümkün görünmüyor. Türkiye’de ise TL mevduat faizlerinin artışı sürerse, belki altın yatırımcısının bir bölümü mevduata geçiş yapabilir. Borsa bu koşullarda ‘güven’i tercih eden altın yatırımcısı için bir alternatif olmaktan uzak. 
 

KÜRESEL BORÇ 310 TRİLYON DOLARLA YILI KAPAYACAK

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), ‘Küresel Borç Monitörü’ raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel borç tutarı bu yılın üçüncü çeyreğinde 307.4 trilyon dolar olarak hesaplandı. Küresel borç tutarı, geçen yılın aynı döneminde 289 trilyon dolar olmuştu. Bu dönemde küresel borç tutarındaki artışta ABD, Japonya, Fransa ve Britanya gibi gelişmiş ekonomilerle Çin, Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi gelişen ülkelerin borcunda yaşanan büyük artış etkili oldu. Sektör bazında bakıldığında, borç seviyelerindeki artışın kamu sektöründe daha belirgin hale geldiği görülüyor. Birçok gelişmiş ve gelişen ekonomide mali bütçe açıkları salgın öncesi seviyelerin oldukça üzerinde kalmaya devam etti. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 206 trilyon dolara çıkarken, gelişen ekonomilerin toplam borçları 101.3 trilyon dolara ulaştı. Küresel borç stokunun 2024 yılında da artış trendini sürdüreceği konusunda herkes hemfikir.


YORUMLAR

  • 0 Yorum